14.6.12

Moriko artık benimle "gülücük"


uzunca bir göçebeliğin ardından dizimin dibinde yine şapşalım
yan komşunun taşınmasıyla bana da derhal daireyi boşaltma emri verilince
dedim ne kaybederim 
suyumu bile kestiniz ya son iki günümde de olsa bu kuş bu evde bağıracak!
o kadar!
hem zaten artık yeni evimiz de var gider orada bağırırız
değil mi kızıııım?
bak hala konuşmuyo :/
çok küsmüş çooook

uğursuz böcekler olduk


ölmüş uğur böcekleri var pencere pervazımda
öyle canlı değil renkleri
solmuş.
sırf ölmekten değil belki de çok kaldığından cesedi güneş altında
içi de boş muhakkak
kuru
hafif tüyden çok

nasıl böyle kanıksayabildik ölümleri?
kaldırım kenarında ezilmiş kedi
otobüs penceresinde bir an görünen köpek ölüsü
kocasının onlarca bıçak darbesiyle öldürülen kadın 
sokakta soğuktan donan evsiz
hatayla vurulan çocuklar
ne zaman sıradan oldular?

ne çok durdular gözümüzün önünde
sırf görmek zor gelmediğinden artık 
ya da
çok daha kolay olduğundan ah-vah demek
çözümler üretmenin yanında 
tepkisiz kalmayı öğrendik

ya da belki
evet evet sırf bu yüzden
sırf insanlığımızı sıyırıp attığımız için bedenimizden
çıplak kalmamak için betonların arasında
sırf bu yüzden 
dokunuyorlar en içimize de 
hissedemiyoruz
hissedemiyorsunuz.

biz artık solmuş ve uğursuz böcekler olduk.


fonda da bu çalsın e mi

tipitip not: bunları saatlerce tartışarak aylarca düşünmemi sağlayan balığın kulağına bir öpücük.

Ötme bülbül ötme - Senem Diyici

ama ama güzel olmuş be yahu

Haasunay


12.6.12

hah :D


derman sendedir


aziz nesin

following


"everybody has a box"
hah! şimdi düşününce filmden aklımda tek bir bu kalmış
ve evet herkesin bir kutusu vardır geçmişini tepiştirdiği
sakladıkları anılardan kurtulsunlar diye mi dağıtıyordu o kutuları etrafa?
ben kurtulmamak için büyütüp o kutuyu bavula çeviriyorum
hah mükemmelim ben :D

ben bir tavuğum

uyurum ben
çok severim uyumayı 
çok severdim yani 
yine uyuyorum da 
çok sevmiyorum hani
vicdan mıdır nedir böyle rüzgarda çırpınan atkı gibi
pat pat vuruyor yüzüme.

ben bir tavuğum
korkarım ben.
bö deseniz korkarım
şişt deseniz korkarım
karanlıktan korkarım
korku filmlerinden korkarım
sessizlikten korkarım
yalnızlıktan korkarım
sesler duyar duyduğum seslerden korkarım
ani hareketlerden çok feci korkarım
şimdi en çok "hiç gelmezse" kelimelerinden korkuyorum

ben bir tavuğum 
babamın deyimiyle debil dübül yürürüm
habire sağı solu eşelerim
salaşım ben
tembelim
bık bık konuşabilirim saatlerce
bazen hiç sesim çıkmaz
üşenirim ağzımı açmaya

uyurum ben
uyurken her şey daha güzel
kahvaltı bile hazırlıyorum uykumda
ben demedim 
kahvaltı hazırlayan kız dedi. 

bir de bu


bu


Kreeeeep!



evlat evlat :)
nasıl da özledim eşşeğim sıpam

az önce üzücü bir telefon konuşmasından edindiğim bilgiye göre durmadan bağırarak babamın uyumasına engel olduğu için arka bahçeye geçirdiklerini ama orada da korkup devamlı ağladığını öğrendim.
kıyamam :/
geliyorum paşam az kaldı deliler gibi koşturup oynayıp çamura batıcaz bir haftacık sonra. hem bak o bahçeli ev için ilk adımımı atarak roma hukukundan geçtim,
sırf senin için :)
öperler.

3.6.12

Aha!


Kürde ölüm! Anneye ölüm! Doktora ölüm! Emekliye ölüm! -Ferda Koç
02 Haziran 2012 -  Ferda Koç

Neymiş?
“Her kürtaj bir Uludere” imiş!
Kürtaj neymiş?
Kasıtlı ve planlı olarak “istenmeyen” evladını katletmekmiş!
Yani Uludere neymiş?
Devletin, kasıtlı ve planlı olarak istemediği, Kürt evlatlarını katletmesi imiş!
Ben demedim, Başbakan dedi.

Neymiş?
“Her kürtaj bir Uludere” imiş!
Kürtaj neymiş?
“Bu milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan”mış!
Yani Uludere neymiş?
“Devletin Kürtleri dünya sahnesinden silmek için sinsice hazırladığı bir plan”mış!
Ben demedim Başbakan dedi.

Neymiş?
Sezaryen bir “nüfus sınırlama komplosu” imiş!
Çünkü sezaryen doğurganlığı, iki çocukla sınırlarmış!
Sezaryen yasaklanırsa ne olur? “Tavuk tüyü” geri döner, anneler ölür!
Demek ki neymiş? “Nüfus artsın, anneler ölsün”müş!
Ben demedim Başbakan dedi!

Neymiş?
Sezaryen bir “komplo” imiş!
Sezaryen ve kürtaj yasaklanırsa ne olur? Doktorlar “kaçak” kürtaj, “kaçak” sezaryen yapar, resmen “potansiyel suçlu” olurlar!
Sezaryen ve kürtaj yasaklanırsa doktorlar (ve ebeler) “cadılaştırılır”.
Cadılara ne yapılır? Yakılır!
Demek ki neymiş? “Doktorlar ve ebeler yakılsın”mış!
Ben demedim, Başbakan dedi!

Neymiş?
Sezaryen ve kürtaj bir “nüfus sınırlama komplosu” imiş!
“Üretim ve tüketim için genç nüfusa ihtiyacımız var”mış! Sezaryen ve kürtaj, nufusun yaşlanmasına neden olurmuş.
“Gençler üretir ve tüketir” miş; yani, “yaşlılar üretmez ve tüketmez”miş. Gençler “ekonominin temeli”, yaşlılar “asalak”mış.
Bunun için “genç nüfusu artırmamız”, yaşlı nüfusu azaltmamız lazımmış!
Demek ki neymiş? “Nüfus artsın ama yaşlılar fazla da yaşlanmadan ölsün”müş!
Ben demedim, Başbakan dedi! (Bunu bir de Dünya Bankası demişti)

Neymiş?
“Her kürtaj bir Uludere” imiş? Yani Uludere, devletin, “istemediği evladını öldürmesi” imiş.
Uludere’de öldürülen çocuklar niçin “istenmiyor”muş? Çünkü “kaçakçılık yapıyorlar”mış! (Bunu hem Başbakan, hem de İblis’i söyledi)
Kürt çocuğu inşaatta, tersanede, madende, domates tarlasında “ürettiği zaman” iyi imiş, kürtaja kurban gitmezmiş; ama kaçakçılık yaptığı zaman kötüymüş, F-16’yla “anavatanından” kürtaj edilir miş!
Yani Kürt çocuğu ucuz işçi olduğu zaman “yaşasın”mış, ticaret yaptığı zaman “ölsün”müş!
Ben demedim, Başbakan dedi!

Ama Kürt çocuğu ucuz işçi olduğu zaman da, inşaatta, tersanede, traktör kasasında, kaçak madende, kot kumlamada üçer-beşer-onbeşer öl(dürül)üyor muş; kaçakçılık yaptığı zaman da üçer-beşer-onbeşer öldürülüyor muş?
Demek ki ne yapmış Başbakan?
Kürde ölümlerden ölüm beğenmiş!
Kürt hep “ölsün” müş; ama hep “işçi olarak ölsün” müş!

1.6.12

The Big C

- Sence nereye gideriz? Öldüğümüzde yani Lenny, sence nereye gideriz?
- Bence enerjimiz dünyada kalır, havada dolanır. Enerji yok edilemez... Yani bence her şeyin parçası haline geliriz.
- Çok haklısın bence, her şeyin bir parçası haline geliriz, her yerde oluruz..
- Evet.
- Bu sorunun cevabını arayıp duruyordum, meğerse cevap o kadar açıkmış ki...

- Bebeğin önünde küfretmeyin lütfen!
- Bakın hanımefendi, bebeğiniz duyabilse de toplum ona nelerden hoşlanmayacağını söyleyene kadar bir şeylerden hoşlanmayacak olamaz.




Sean, hepimizin içten içe olmak istediği ama neredeyse hiçbirimizin olmaya cesaret edemediği insan. Çok doğru geliyor evet, doğal yaşamak, doğayla yaşamak, özümü kabul etmek.. Her gün her an kızıyoruz para etrafında dönen hayatlarımıza. Belki bencilliğimizden belki cesaret edemediğimizden belki utandığımızdan, vay be deyip, kıskanıp, tebrik edip dönüyoruz doğallıktan artık çok uzak olan hayatlarımza.