14.5.14

Balık

Gerçekten bir ezgiyim belki bir evrende, bir umutta, bir hayalde.. Kimseciklerin bilmediği, en güzel senin mırıldandığın, yalnız senin mırıldandığın.. Aklına geliyorum mesala şapşal bir kuş görünce mırıldanıveriyorsun sonra ben gerçek ezgi, gerçek rüzgar, gerçek bir umut oluyorum. Falan. İhtimallerimizin tükenmediğini nasıl göremezsin. Binlerce evrende, binlerce gelecekte, tüm hayallerimde biz "biz"ken neden sen orada kırgın bana ben burada kırgın bana? Ve bir evrende sen gerçekten balıksın. Mavi-gri gülümseyen bir balık. Gözlerimi açıyorum hiç yanmadan mavinin birkaç kat dibinde. En sevdiğim balık en çocuk olduğum yer. Sen gerçek bir balıkken ve ben gerçek biz ezgiyken nasıl kopabiliriz ki bayım. Hangi evrende kopabiliriz.  Hangi evrende sen vazgeçersin bu ezgiden, hangi evrende ben vazgeçerim balığımdan?

9.5.14

Ben de


kullanma ve kullanılma isteği doğuruyor, bu doğurganlar
ölü bir filozofun kemiklerini sızlata sızlata bir hal oldunuz kızlar, platonikler
olanaksızlığın çekim gücü bu kadar mı baş döndöndürücü

sizi daha çok sevebilirdim benim sevdiklerimi sevmeseydiniz
o güzel , küçük elleriniz, ah kızlar
ne işi var şimdi sevdiğim adamın omzunda, o elleriniz, çekip öpüyorsunuz
iyi halt ediyorsunuz

bardakların boş tarafına bakıyoruz, oysa kimse dolduramıyor, içimizi
sizi anlıyorum
şömine kömürleri kokmakta, romantik
beste-kerhane makamından şarkılar çalmakta, dinliyorum…

yalnızlığı sevmeyen adamdan uzak duracaksın
yalnızlığı seven adamdan daha da uzak
(abla tavsiyesi)
o uyurken sen sayacaksın kemiklerini, çizgilerini
düşüneceksin, ne kadar işe yaramasa da düşünmek
düşlemekse, ne yarar gülüm?
(ama falcıya git, bu yasak değil)

yüzük mü? haha güldürme beni
huzur mu? şimdi daha çok gülüyorum
anlam mı? bak orada durdu kahkaham
başladın öğrenmeye…

hem esrarengiz, hem de güvenli mi?
hangi dünyada yaşıyorsun, kızdırma beni
eski solmuş bu kalabalığa yenilmeyin, onlar çoktan kaybetti.

sen masumsun istediğin adamım kadar
ve o adam adinin teki en az senin kadar
aldatılanlar var bu hikayede acımasızca
aldatanlar da aldatıldı en yakınlarınca…

aynı mahallenin kızlarıyız, kim kimi kandırabilir?

gözlerinde görüyorum sevdiğim adamı, (gözler kalbin aynasıdır)
ben burada hiç güveysinden hallice…

tuhaf kokulu ormanlarda tını avcılığı, ah gerçek aşkım
aslında uğraşamam bunlarla, benim avım gücüm var
yanıbaşımdaki bu suyu akan ağızlar, çürütmeyin yeşili.

kalın teller titriyor, tokmaklar derilere vuruluyor, her gece
bu duo’lar dönüşüyor kuartetlere
bu kadar birleşim, kim kiminle, neden, yeter
fonda hep erykah, massive attack ve me’sell
o büyük kulaklarıyla sağır olur işallah bazı kızlar, dua
( kiminle uyuduysam olmadı, onu gördüm rüyamda )

sevdiğim adamla yudumlarken içkilerinizi
keyifli misiniz, olmuş, olan ve olacaklardan ötürü?
geliyorum bak, çok pis ve gürültülü

‘ceylan abla, ne olur yapma’lar için artık çok geç
baş parmaklarınızı uzatın, şu kör makası da
yapamaz mıyım? ( hafife alma, aşk vurur insana )
bir gün gelirse hikayenin sonu, pişman olacağım tek kararsızlığım bu…
peki yapmayacağım.
onlar su gibi içerler içkilerini
siz su ile içersiniz bebeğinizin zehrini
hizmet eder tutkunuza, katilliğinizin duygusu
yanlış olması kadar, yasak, gizli, acı ve muhteşem, üstelik korkunçtur
içinde öldürdüklerin bazen aşk bazen bir çocuktur
bebeğin bacaklarından sızar
hangi adam, hangi an bunu telafide?
ah bu fedakarlıklarınız, kokuşuyor etrafta keskin
akışırken köpüren ağızlarınızı siliyorum
anne olamayacak kadar çocuksunuz, sizi seviyorum

*yoo, hiç kıskanmıyorum
(ben sadece tomris uyar’ı kıskanırım)
dilimin ucundaki en çıplak gerçeği söylemeye utanmıyorum
aklının bir yön var ya önünde kızım
tam benim yanımda duran bu adam, senin anti-istikametinde, hah tam orası
sakın bakma!
Ceylan Ertem.

6.5.14

Hıdırellez

   Turgut Uyar demiş ki; toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar? Sonra bir gün birisi de mezarlıklardan korkuyorsa insan henüz sevdiği birini kaybetmemiştir demiş.
   Yağmur yağıyordu, yanındaydık yine tüm aile. Toprak güzel kokuyor, yağmur güzel kokuyor, sen güzel güzel dinliyordun beni. En sevdiğin çiçekten getirdim. Karanfillerle dua ediyorum artık. Etrafındaki otları seviyorum. Sen gibi. Senden doğanlar.  Gülümsedim ağlarken. Öyle güzeldi ki çiçeklerin, ağaçların, kokun.. Yanında kalayım istedim.  Bu sefer ısrar etmedim üzülmesinler diye oysa anlasalar derdimi ah bir anlasalar üzülmezler ki.
   Bugün hıdırellez ya hani yıllar önce yaptığım gibi resim yaptım yine dileklerimi çizdim bahçedeki gülün dibine koydum. Görsen yine çok dalga geçersin. Ekin de yaptı aynısını. Çocuk işte bir de ekini biliyorsun obur. Sen gittin gideli iyice oburlaştı. Her neyse sıpa burger king çizmiş gözüm kaydı gülümsedim. Gömdükten sonra dedim ki sabah kalkınca bir bakmışız bir burger menü duruyor orada tam gülecekken bir de babam dedi. Bir de babam çıkmış gelmiş. Yüzüm dondu. Ama ben korkarım bir an dedim, ben sevinirim dedi. Ekin ilk defa senden konuştu baba. Şimdi gerçekten ağlıyorum gülümseyemeden..