16.5.12

büyürken 1

Mart 2012
-Sıcak soğuk içecek bir şey ister misiniz?
 
    Yüzünü ezberlediğim muavin, üzerindekileri ezbere bildiğim servis sehpasıyla yanımda dikiliyordu.

-Kahve.
   
    Nedenini bilemediğim bir soğukluk. oysa hep sevmişimdir muavinleri, gülümseyerek teşekkür etmeyi, fırsat buldukça sohbet etmeyi ihmal etmezdim. nasıl da zahmetli nasıl da saygıyı hak eden bir işleri var. Sesimdeki soğukluktan utandım da söyleyemedim kahveyi iki paket istediğimi. midem alt üst olacaktı yine. O küçücük paket çok hafif geliyor.
    Kahvemi karıştırırken; beceriksizce son yılların yolculukta "konfor harikası" olarak değerlendirilen kişisel televizyonda yüklü filmlere göz attım çabucak. Çok tutulan bir avuç vıcık vıcık film, iğrenç çevrilmiş isimleriyle dil çıkarıyorlardı. Tiyatroda öğrendiğim eğlenceli bir küfür eşliğinde kapattım yolculuğumun konforunu. Panik atağımın ve anksiyete bozukluğumun elele verip, kış ortası karlı eskişehir yolunda, alnımda oluşturduğu damlaları silerek kulaklığımı taktım. Şimdi bir tek türküler sakinleştirebilirdi midemdeki burkulmayı. Tek bir kişiye söyleyebilseydim çok korktuğumu bu yolculuktan.. tek bir kişiye söyleyebilseydim sabah göreceklerime hazır olmadığımı..
    Kulaklığımdaki ezgiyi bir an duyan yol arkadaşım, turuncu saçlarıma ve rengarenk kıyafetime yakıştıramamış olmalı ki türkü dinlememi; uykulu ve şaşkın bir ifadeyle bakakaldı yüzüme.
    Bak yine o nefret ettiğim yüz ifademi takındım. Hissedebiliyorum alnımdaki gerginlikten, hissedebiliyorum da engel olamıyorum neden. Alaycı bir gülümseme, yadırganmaktan zevk alır gibi. Kalkmış bir sol kaş, inmiş bir sağ kaş. Aşağılar gibi. Çok iticiyim bazen. Neden?

    Bunları karalamıştı defterine 3 ay kadar önce, şimdi okurken farketti içten içe nasıl da farkında olduğunu olacaklardan... Ne çok değişmişti her şey..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder