10.1.14

Sınır

    Tahammül edemiyorsam artık varlıklarına ve sığlıklarına uzaklasma vaktim gelmiş olmalı ya da prozac.
    Aslında 'geçme nadan kapısından o hanede dost bulunmaz. '

6.1.14

2014 Ve Ben

Bir adam tanıyorum. Yıllar önce yılbaşı dedikleri günde açmış gözlerini ve tüm dünya, neredeyse tüm dünya 2013e hoşgeldin derken usulca terketmiş dünyayı. Masmavi gözleri olan bir adam, pırıl pırıl bakan, en çok da bana bakarken gözleri parlayan adam, beni herkesten çok seven ve herkesten çok sevdiğim adam. En çok kızdığım, en iyi anladığım, en çok özlediğim, en uzağa kaçtığım, beni ben yapan. Sesini, huylarını, konuşmasını, inceliğini, kabalığını, tüm karakterini bir bir bana işleyen adam. 1 yıl oldu. 1 yıl. Kimsecikler yokluğunda yarım kalmadı.  Tüm dünya neredeyse tüm dünya 1. Yıldönümü eğlenerek geçirdi. Herkes hayatına devam ediyor baba. Bir ben mi böyle yarım kaldım? Seni anlıyorum, düzeni anlıyorum, her şey olması gerektiği gibiydi. İnsanlar doğdu yaşadı ve öldü. Ölenle ölünmedi. Ölmeye çalıştı belki de ölemedi. Mezarın, çiçeklerin, toprağın, fotoğrafların ve deniz ve ben. Sana ulaşmak için dokunuyorum bunlara. Sen şimdi dünyaya karıştın ya dünyaya dokunuyorum hissedebilmek için. Bazen öylesine ihtiyaç duyuyorum ki sana kaşlarım ağırlaşıyo, burnum sızlıyo. Öyle ağır sızlıyo ki nefes alamıyorum. Alışamıyorum.

2014 ve ben

2014 için kendimden beklediklerim listesinin başına kimsenin beni yargılamasına izin vermeyeceğimi yazdım. Bir insan niçin yargılanmaktan bunca korkar? Herkesin seveceği sevdiği insan olmak niçin bu kadar önemli? Mümkün olmayan bir şey için ne bu çaba? Karakterimde sivrilen huylarım var ve siz bunlardan hoşlanmıyorsunuz diye onları gizleyemem. Onlardan nefret etmeyi ise bir daha asla düşünmem. Ben kendim için benim. Ben istemedikçe kimse buna karışamaz! Hah! Nasıl dolmuşum be.